Bizim icin yeni birsey degil tabi ki, fakat bu sefer sanal olarak da tasindik!
Yeni adresimiz; http://ozgecanunal.blogspot.com/
10 Mart 2011 Perşembe
16 Şubat 2011 Çarşamba
Macera dolu Amerikaaaa! 1.bolum
Leylegi havada goren degil, son zamanlarda leylegin bizzat kendisi olan kendim ve sevgili kocam ve golgelerin gucu adina, merhaba ! :)
21 Ocak'ta kralicenin topraklarindan ayrilmis, Amerika'ya dogru havalanmis idik. Bu benim ucakla en uzun surecek ilk yolculugum olacakti, oldu. Oldu da, basinctan midir, keci virusunden midir bilmiyorum, saglam bindigim ucaktan baya bi yamulmus olarak indim. 8 saat bana fazla bile gelmisti. Salih'in sirket toplantisi geregi once Baltimore'a gittik.
Hava bir kis gunu olmasi gerektigi kadar soguk fakat karsiz,ruzgarsizdi , gayet guzel denebilirdi yani. Otele yerlestik ve ertesi gun , tabii ki ilk jetlagimin sayesinde sabahin 5inde uyanarak Baltimore'un gun dogumunu izleyebildim.
O gun Baltimore'u gorme sansimiz da oldu. Cok soguk olmasina ragmen, liman bolgesini gorebildik. Oldukca sakin, deniz manzarasi, limani,marinasi ile guzel bir sehir. Ozellikle deniz mahsulleri ve meshur crab cake'i ile de midemizi ve gonlumuzu fethetti. Baltimore'un da icinde bulundugu Maryland ve Virginia'da avlanan blue crab adinda sirin mi sirin bir yengec cesidi var ki ondan yapilan herseyin lezzetli oldugu soyleniyor :) Ayni zamanda crab chowder da lezzet harikasi olup kisin icinizi isitabilir.
Ne var ki, ilk gunun aksaminda iyice viruse teslim olmam yuzunden , Baltimore'daki kalan gunlerimizi ben otel odasinda dinlenerek, Salih de toplantilari bittikce hasta bakarak gecirdik. "Neyse ki seneye kongre yine burada olacak" diyerek yemedigimiz yemekleri bir sonraki ziyaretimize biraktik.
Otelde birkac gun dinlendikten sonra baya toparlanmistim. Fakat kac gundur yatmis olmanin verdigi bir sersemlik de vardi uzerimde. Ve bizim oradan ayrilacagimiz son gun sabah hava daha bir sogudu ve cilginca kar yagmaya basladi. Planimiz kiraladigimiz arabayla Stamford'a gidip kalacagimiz evi gorup, esyalarimizi birakmak, vakit kalirsa bir gun de New York'u gezmekti.Daha sonra Baltimore uzerinden tekrar Londra'ya donup 4 gun kalacaktik. Ve sonra tekrar Amerika.
Fakat isler oyle olmadi. Biz havaya inat pek buyuk bir keyifle ve nese icinde aksam uzeri 5 gibi yola ciktik. Kar yagiyordu ve biraz biraz tutmustu da ama trafigi aksatacak kadar degildi. Ne var ki yolda ilerledikce kar ve ruzgarin siddeti artmaya basladi. Hava da coktan kararmisti. Hiz siniri tabelalari 30 mili gosteriyor, biz 20 mille anca gidebiliyorduk. Ya da kayabiliyorduk demeliyim. Bir sure cabaladik, cunku hava durumunda gece 2de kar yagisinin duracagini soylemislerdi. Fakat artik iyice onumuzu goremez hale geldigimizde farkettik ki kenarda mecburi duraklama yapan araclar da artmaya basladi. Otobandan iceri dogru girerek bir otele siginmaya calistik fakat yer yoktu. Neyse ki ikinci denemede Philadelphia'da Mount Laurel adinda, daha once adini hic duymadigimiz bir yerlerde otelde yer bulduk ve oraya sigindik. En azindan yol stresimiz kalmamisti. Ertesi gun oglen yakin cevreyi gezmeye diye cikip da "aaa yollar baya acilmis, kar da yok, hadi esyalari birakip donelim" diyerek eve gidisimiz de pek bir delilik oldu. Ama guzel oldu. Valizlerimizden kurtulmus bir sekilde, o geceyi de Mt. Laurel'de gecirerek ertesi gun Baltimore'a , oradan da Londra'ya gittik.
10 gun icinde 3 kez okyanus otesi ucus yapmamiz,karda tipide mahsur kalmamiz,benim hastaligim derken Amerika'yla bu ilk tanismamizda Rafet El Roman'in kulaklarini da cokca cinlattik.
Macera dolu Amerikaaaaa!
21 Ocak'ta kralicenin topraklarindan ayrilmis, Amerika'ya dogru havalanmis idik. Bu benim ucakla en uzun surecek ilk yolculugum olacakti, oldu. Oldu da, basinctan midir, keci virusunden midir bilmiyorum, saglam bindigim ucaktan baya bi yamulmus olarak indim. 8 saat bana fazla bile gelmisti. Salih'in sirket toplantisi geregi once Baltimore'a gittik.
Hava bir kis gunu olmasi gerektigi kadar soguk fakat karsiz,ruzgarsizdi , gayet guzel denebilirdi yani. Otele yerlestik ve ertesi gun , tabii ki ilk jetlagimin sayesinde sabahin 5inde uyanarak Baltimore'un gun dogumunu izleyebildim.
O gun Baltimore'u gorme sansimiz da oldu. Cok soguk olmasina ragmen, liman bolgesini gorebildik. Oldukca sakin, deniz manzarasi, limani,marinasi ile guzel bir sehir. Ozellikle deniz mahsulleri ve meshur crab cake'i ile de midemizi ve gonlumuzu fethetti. Baltimore'un da icinde bulundugu Maryland ve Virginia'da avlanan blue crab adinda sirin mi sirin bir yengec cesidi var ki ondan yapilan herseyin lezzetli oldugu soyleniyor :) Ayni zamanda crab chowder da lezzet harikasi olup kisin icinizi isitabilir.
Ne var ki, ilk gunun aksaminda iyice viruse teslim olmam yuzunden , Baltimore'daki kalan gunlerimizi ben otel odasinda dinlenerek, Salih de toplantilari bittikce hasta bakarak gecirdik. "Neyse ki seneye kongre yine burada olacak" diyerek yemedigimiz yemekleri bir sonraki ziyaretimize biraktik.
Otelde birkac gun dinlendikten sonra baya toparlanmistim. Fakat kac gundur yatmis olmanin verdigi bir sersemlik de vardi uzerimde. Ve bizim oradan ayrilacagimiz son gun sabah hava daha bir sogudu ve cilginca kar yagmaya basladi. Planimiz kiraladigimiz arabayla Stamford'a gidip kalacagimiz evi gorup, esyalarimizi birakmak, vakit kalirsa bir gun de New York'u gezmekti.Daha sonra Baltimore uzerinden tekrar Londra'ya donup 4 gun kalacaktik. Ve sonra tekrar Amerika.
Fakat isler oyle olmadi. Biz havaya inat pek buyuk bir keyifle ve nese icinde aksam uzeri 5 gibi yola ciktik. Kar yagiyordu ve biraz biraz tutmustu da ama trafigi aksatacak kadar degildi. Ne var ki yolda ilerledikce kar ve ruzgarin siddeti artmaya basladi. Hava da coktan kararmisti. Hiz siniri tabelalari 30 mili gosteriyor, biz 20 mille anca gidebiliyorduk. Ya da kayabiliyorduk demeliyim. Bir sure cabaladik, cunku hava durumunda gece 2de kar yagisinin duracagini soylemislerdi. Fakat artik iyice onumuzu goremez hale geldigimizde farkettik ki kenarda mecburi duraklama yapan araclar da artmaya basladi. Otobandan iceri dogru girerek bir otele siginmaya calistik fakat yer yoktu. Neyse ki ikinci denemede Philadelphia'da Mount Laurel adinda, daha once adini hic duymadigimiz bir yerlerde otelde yer bulduk ve oraya sigindik. En azindan yol stresimiz kalmamisti. Ertesi gun oglen yakin cevreyi gezmeye diye cikip da "aaa yollar baya acilmis, kar da yok, hadi esyalari birakip donelim" diyerek eve gidisimiz de pek bir delilik oldu. Ama guzel oldu. Valizlerimizden kurtulmus bir sekilde, o geceyi de Mt. Laurel'de gecirerek ertesi gun Baltimore'a , oradan da Londra'ya gittik.
10 gun icinde 3 kez okyanus otesi ucus yapmamiz,karda tipide mahsur kalmamiz,benim hastaligim derken Amerika'yla bu ilk tanismamizda Rafet El Roman'in kulaklarini da cokca cinlattik.
Macera dolu Amerikaaaaa!
8 Şubat 2011 Salı
9!
Tarih; 8 Subat 2011!
Bizim asik oldugumuz ilk gunun uzerinden 9 yil gectiginin hatirlaticisi tarih!
Demek isterim ki sevgilim ; her kosulda, dunyanin her kosesinde, hergun biraz daha cok, seviyorum seni. Ve biliyorum ki herseyden cok seviliyorum!
Nice yillara!
<3
Bizim asik oldugumuz ilk gunun uzerinden 9 yil gectiginin hatirlaticisi tarih!
Demek isterim ki sevgilim ; her kosulda, dunyanin her kosesinde, hergun biraz daha cok, seviyorum seni. Ve biliyorum ki herseyden cok seviliyorum!
Nice yillara!
<3
2 Ocak 2011 Pazar
2♥11
2010un ilk gunlerinde Istanbul'daydik, ben okula gidiyordum, Salih de isiyle ilgili icinde oldugu programin son doneminde idi.Ve kardesim Cizre'de askerde.
Simdi 2011'in ilk gunlerinde Londra'dayiz.Bu gecen bir senede ; ben okulu bitirdim, stajimi tamamladim, Salih yeni isine kabul edildi, kardesim askerden dondu. Ailelerimizle ve dostlarimizla cok ama cok eglendigimiz bir dugunle evlendik! Buralara tasindik. Evet ozet gecince de gorduk ki mutlu,saglikli,keyifli,yenilerle dolu bir yil gecirmistik. 2 gun once (yuh be yedik bile iki gunu) 2011den de ayni performansi bekledigimizi kendisine ilettik. Evet evden uzaklarda baska bir memlekette,havai fisekleri yaklasik bir milyon insanla birlikte izlerken; birbirimiz,ailelerimiz ve dostlarimiz icin guzel seyler diledik gecen yilin son,yeni yilin ilk dakikalarinda.
Ve yeni yil planlarimiz yine baska diyarlara goc etmekle basladi bile. Ocak sonunda tasinacagimiz icin mutlu,heyecanli,merakliyiz. Gidecegimiz yerleri arastiriyor,neler gorecegimizi , orada ne gibi hikayelerle karsilasacagimizi hayal ediyoruz su sira.
Buralarla isimiz henuz bitmedi , gezecek-gorecek , yazacak cok yer var daha.Kardesimizi ve evimizi gormeye gelecegiz yine ara sira.
Burada da izler birakarak gidecegiz yeni evimize.Leylegi havada gorduk bi kere!
Mutlu,ask dolu,saglikli olasiniz bu yil da :)
25 Ağustos 2010 Çarşamba
Bir ulkeye alismak
Dizimizde battaniyelerle oturdugumuz gunler artmisken, evde daha cok zaman geciriyorken, buralara nasil alisiyoruz yazayim istedim.
Herseyden once konusulan dili biliyor olmak ikimiz icin de buyuk avantaj oldu ilk gunden beri.Bunun verdigi rahatliktan mi, yoksa bu ingiliz insanlarinin sicakligindan mi bilmiyorum ama sanki uzun suredir buradaymisiz gibi geliyor. Alismamiz cok kolay oldu yani.
Yiyecek-icecek konusunda da hemen hemen herseyi bulabiliyor olmak da oldukca sevindirici tabi.Ve hatta 1 aydan sonra ,hic olacagini tahmin etmedigim bir markette gordugum bulgur paketlerine sarilacaktim nerdeyse :)
(Her konusmamizda anneannem soruyor -bizim sebzelerden var mi?-Var ananee , -meyve? -meyve de var ananee, -yogurt falan? -yunan yogurdu var anane :) ve hep benzer yorumlar "aman canim bizimkiler gibi degildir yine de" )
Bunun yaninda alisamadigimiz ya da alismamizin zaman aldigi seyler de olmadi degil. Misal sofor koltugundaki kadinin neden aval aval etrafina baktigi,ya da arabayi park edip inenin 9 yasinda bi velet oldugu bir sure bizi sasirtti :)Neyse ki heryerde essek kadar ne tarafa bakmak gerektigini soyleyen uyarilar var. Ona da alistik gibi, nasil ehliyet alacagim halen merak konusu ama :)
Buraya dair en cok hosuma giden konu ise neredeyse butun muzelerin ucretsiz olmasi!Muhtesem bir olay.Cunku insanin o kocaman muzeleri bir gunde bitirmesi zor.Ama elli kere para vermek de istemezsin tek bir muzeye.Fakat burda yasayan biriysen, ya da uzun sure kalacaksan ,istedigin kadarini gezip , sonra istediginde kaldigin yerden devam edebiliyorsun.Lovely!
Garip olan seyler de yasanmiyor degil. Misal bankacilik anlayislari bir hayli enteresan :) Gecen hafta ,haftaici bir gun varolan bir hesabi ortak hesaba cevirmek uzere gittigimizde islemi yapmak yerine bize randevu verdiler. Biz de Salih calistigi icin Cumartesi olsun istedik.Ve oldu :) evet cumartesi de calisiyorlar. Cumartesi 11deki randevumuza gec kalktigimiz icin kahvalti etmeden gittik, nasilsa kisa surecek bir islemdi ve sonrasinda disarda kahvalti edecektik.
Once bizimle ilgilenen kadinin yanina oturduk. Ilk bes dakika hersey gayet normaldi.Taa ki bu islem icin bir form dolduruyoruz,size birkac sorum olacak diyene kadar. Isim ,adres vs. sorularindan sonra can alici 5.soru ; "sirayla 5 , 10, 20 yil sonra ne yapiyor olmayi hayal ediyor/planliyorsunuz?" Iste o an birbirimize baktik dogru yerde olup olmadigimizi anlamak icin, ustune soyle bir ek geldi "bankacilikla ilgili olmasi gerekmiyor, oyle iste, hayata dair planlar."
Neden? Bankanizin bonusu olarak aile terapisi mi veriyorsunuz?
Tabi bu gibi sorular, uzerine bir de eli agir bir calisan eklenince bizim bankadan cikmamiz tam olarak 1i buldu!Kahvalti saatini coktan gecmis olarak ciktigimizda da sunu konustuk ;Turkiye'de herhangi bir bankada,islemimiz yapilmaya basladiktan sonra 2 saat kalsak (oldurucu kuyruklari saymiyorum yani) herhalde dunyanin kredisini almis ya da bankaya ortak olmus olurduk.
Buradan butun bankaci arkadaslarima selam ederim. :)
Ve son olarak hava durumu ile ilgili laflar hazirladim. Turkiye'den yaniyoruz,kavruluyoruz haberleri izlerken biz de uzulduk (yersen) ayiptir soylemesi ama burda guzel, gunesli ama yakmayan,ama kapi pencere acik oturabildigimiz,t-shirtle gezdigimiz ama terlemedigimiz boyle super bi hava vardi geldigimizden beri :) Tamam tamam hadi yagmur yagiyor simdi,siz denize girerken , cok fenayiz donuyoruz. :)
Ben battaniyemin altina geri donuyorum o halde,
Hadi size iyi gunleeeer!
1 Ağustos 2010 Pazar
Church East Sokagi, Enterprise Apartmani, Daire 23 :)
Kendimle bu kadar gurur duydugum nadir olaylar vardir hayatimda fakat bunu anlatmak cok hosuma gidiyor:)Haziranin son gunlerinde 3 gunlugune gelmistik Londra'ya. Salih'in toplantilari vardi, ben de ev arayacaktim. Onceden ev tutmak istedigimiz bolgeyi belirledik ve internetten emlakci ile randevulasip bakacagimiz evleri kararlastirmistik.
Fakat isler pek de oyle olmadi. Gece 2'ye dogru otele girdik, sabah 9da ben ev tutacagimiz bolgedeydim. 10da emlakciyla randevum vardi ve biraz gezindim.Gittigimde kadin bana sectigimiz evlerden (10 ev) 3unun uygun oldugunu bunlardan da 1inin aslinda bizim kosullarimiza uyabilecegini soyledi.Daha sonra gorev bilinciyle butun emlakcilari gezip, onlarca eve baktim.Sonunda birinde kararliydim ve Salih'i is cikisi gelmesi icin cagirdim.
Sonuc ; sabah 9da ayak bastigim bu guzel kasabadan aksam 7de evi tutmus,anlasmalari imzalamis olarak ayrildik :)
Simdi bu sirin malikanemizde mutlu mesut yasiyoruz, iyi ki de burayi tutmusuz diyerek.
Daha da yazacak cok sey var ama sirayla.
22 Haziran 2010 Salı
Haydi pepen uçur bizi!
Fazlasıyla uzunca bir süredir İstanbul'da pek güzel günler geçirdik, okulum & stajım bitti, paşanın işi belli oldu , evimizin nerde olacağına bile karar verdik.
Yakın zamanda İzmir'e gittik evlendik,düğünde çoook çok eğlendik! :)
Ve artık yolculuğa çıkmak için bir engel kalmadı. Ver konsolosluk pasaportlarımızı gidelim artık. Evimizi tutalım , yerleşelim, iş bulayım ,kardeş de gelsin. Sonrası hep şenlik hep bayram!
Şimdilik göründüğü kadarıyla 6 ay Londra ,sonrasına bakıcaz.Biraz yağmur biraz serinlik hepimize huzur verecek gibi.
Heyecan doruklarda , taraftarın gözü pasaportta!Geri sayım başlasın!
:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)